İlham Olmak
Sahnenin en ön sırasını pek tercih etmem. Her zaman ikinci sıradan seçerim biletimi. En ön sırada olmanın gerginlik yarattığını hissederim vücudumda. En ön sırada oturup sahneyi izleyenleri de gözlemlerim…
Sahnenin en ön sırasını pek tercih etmem. Her zaman ikinci sıradan seçerim biletimi. En ön sırada olmanın gerginlik yarattığını hissederim vücudumda. En ön sırada oturup sahneyi izleyenleri de gözlemlerim…
“Bana bir masal anlat baba İçinde tüm sevdiklerim İçinde İstanbul olsun.”* Yine bir yaz akşamı. Hafif serin. İnce bir hırka var üzerimde. İşyerinden yeni çıkmışız babamla, trafiğe bakıyorum, Mahmutbey…
Scrikss 33’ler alem kalemlerdir. Ataları 17’ler ile birlikte bir devrin insanlarının hayatlarını yazmışlardır. Hâlihazırda yazmaya da devam etmektedirler. Tükenmezleri nice doktor reçetesi, avukat dilekçesi, kira sözleşmesi, vize kâğıdı, alışveriş…
Annem, canım annem. Işıklar kapanmadan önce son kez sarılmak isterdim sana. Tuvalinde bir renk, gözünde bir damla olsaydım tekrar. Sabah “Uyan Pınar” dediğinde keşke sesini kaydedebilseydim. İnsan duymadığı sesi…
“Cereen! Hadi kızım toparlan. Birazdan gelir nakliyeciler. Nerde bu?” “Geliyorum anne!” “Hadi çabuk ol Ceren, annen geliyor.” dedi Ömer. Ceren kalemini hızlandırdı, kaşlarını çatmış, tüm dikkati ile deftere son notunu…
Anne topuzunu bilir misiniz? Hani annelerin bir iş yaparken saçını burup bir kalem ile muntazam bir şekilde yaptığı topuzu? O topuz nedense her zaman benim için annelik ile özdeşleşmiştir…
İhtiyar ile Etimesgut’ta bir kırtasiyede tanıştık. Yılların getirdiği olgunluk, haline tavrına sinmişti. Fakat yanlış anlaşılmasın öyle aksırıklı tıksırıklı, içi geçmiş biri de değildi. İçinin bir bahar gününün tazeliğini taşıdığı yemyeşil…
Hatırlar mısınız, bir zamanlar mektup diye bir arkadaşımız vardı. Zarfı elimize tutuşturduklarında “Getiren, götüren sağ olsun!” deyip sevinirdik. Sahi ne oldu ona? Yakın zamanlarda mektup alan yahut mektup yazan oldu…